25 Mayıs 2011 Çarşamba


Magazin…

Böylesini de ilk kez görüyorum.

Ne film festivallerinin açılış-kapanışlarında ne de tiyatro ödül törenlerinde bunca pespayeliğe tanık oldum.

Kral TV müzik ödülleri gecesi, kirlenmişliğin-çürümüşlüğün dibe vuruşu olsa gerek.

10. sınıf şarkıcılar-manken eskileri ‘çılgınlık’ yarışındalar.

Aralarında kimler yok ki.

Ağızlarını açtıklarında iki cümleyi bile kurmaktan aciz, şarkı söylerken kargaları bile kaçıranların tamamı sıraya girmişler.

AKP yardakçıları başı çekiyor.

Bir ‘magazin kuşu’ soruyor, “seçimler yaklaşıyor, oyunuzun rengi belli mi?”

“Seçime ne gerek var ayol, memleket bundan daha iyi günler mi gördü?”

Bir başkasına uzanıyor mikrofon, sonra bir başkasına daha, ağız birliği etmişçesine hepsi aynı kapıya çıkan yanıtlar veriyorlar; ”Allah Başbakanımızdan razı olsun”

Kardeşim bir tane bile bu ülkenin içine itildiği şu koca pislikten şikâyetçi olan biri çıkmaz mı bunların içinden?

Çıkmıyor.

İnsanları, görünüşlerine bakarak değerlendirme yapmak-fikir yürütmek-karar vermek fena biliyorum, hem de çok fena, ama bu yaratıklar topluma, ‘sanatçı’ diye sunuluyor ya ona yanıyorum.

Merdiven altı tezgâhlarda, fason üretilmiş gibiler.

Hemen hepsi, takmış takıştırmış-sürmüş sürüştürmüş, estetik fukaralığı diz boyu!

Herhangi bir sanatsal yetenek söz konusu olmadığına göre, nerden gelir bu değirmenin suyu?

Son model arabalar, villalar, yazlıklar, yurt dışı alış-veriş gezileri, Honolulu tatilleri filan, bedava olmasa gerek.

“Her gece barda, gönlüm hovarda” durumları, bazı insanların mideleri gereğinden fazla doyuyor demek ki!

SS korumalarla dolaşan ve uçan kuştan korktuğu belli olan bir müzik yapımcısı; ağzı kulaklarında gülüyor. “İyidir hamdolsun!”

Bu adam, geçen yıl bu vakitler ortalara çıkmaya korkuyordu, günlerce ofisinde-evinde hapis kaldığı yazıldı-çizildi, ‘dolandırıcı’ diye adı çıkmıştı; şimdilerde AKP yardakçısı olunca, işler yoluna girdi anlaşılan!

Hülya Avşar, endazesi kaymış bir kenar mahalle dilberi edasıyla, açıyor ağzını-yumuyor gözünü.

‘Kendinden başka tanrıça, Tayyip’ten başka lider yok, işler yolunda, memleketin durumu iyi ama 12 Hazirandan sonra, daha da iyi olacak.’

Bu halk bu kadında ne buldu da başına taç taktı, anlamakta zorlanmıyorum!

Sinema-dizi-şarkıcılık filan derken yapmadığı iş, yemediği halt kalmadı, ticaretin her türlüsüne soyundu.

Bir ara inat edip, tiyatro oyunculuğuna kalkışmış, boyunun ölçüsünü alınca apar-topar sahneden kaçmıştı!

Son işi, siyasette yardakçılık.

AKP sevicisi, Başbakan’a hayran!

Bir TV programını anımsıyorum, Tayyip efendinin ağzının içine düşecekti nerdeyse.

Bunlardan bu memlekette kaç tane var acaba diye düşünüyorum, sıralamakta zorlanmıyorum.

Hep aynı yerden toplumun önüne ‘sanatçı’ diye itelenenler; çetelerin- para tüccarlarının, kirli siyaset yürütücülerinin masalarında meze olmuşlar, sonra da yolları açık olmuş!

Televizyon ekranları, gazetelerin üçüncü sayfaları, dergi kapakları bunlardan geçilmiyor.

Yiyiciler için, canlı et pazarı.

“Ne atom bombası, ne Londra konferansı/Bir elinde cımbız, bir elinde ayna/Umurunda mı dünya” durumunda, gününü gün edenlerin sürüsüne bereket!

Hiç olmazsa, tiyatro dünyasında bunca kirlenme yok diye avunuyorum.

oaydinoaydin@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder