8 Şubat 2010 Pazartesi

Neler oluyor hayatta…

*4 Şubat’ta tüm kentlerde ve iş yerlerinde insanlık birlikte haykırdı; ‘İşçiler el ele genel greve’

*Son Osmanlı padişahı, öfkesini kusuyor, ‘bir adım daha atmam, buraya kadar’

*Sağlık Bakanlığı tiyatro oyunlarına ‘sigara içme yasağı’ getirmenin peşine düştü! “Kapalı mekanlarda sigara içmek yasaktır. Biz çocuklarımızı tiyatrolara götürüyoruz.!” Tiyatro örgütleri, yaratıcılar durumu 4. Murat uygulamalarına benzettiler. Kültür Bakanlığı suskun, Padişah suskun!

*Şeriatçı provokatör Vakit gazetesi, daha önce yıkımlara karşı çıkan sanatçıları, sanat örgütlerini hedef göstermişti şimdi de, ‘Yala ama Yutma’ oyununu hedef gösterdi. “Dinimize hakaret ediyorlar, Müslümanlar nerdesiniz?”
Tiyatro örgütleri ve yaratıcılar “bu durum kara cahilliktir, melek ve fahişe sözcükleri örtüşüyor diye bir sanat olayını hedef tahtasına koymak gericiliğin, dinci yobazlığın ta kendisidir “ dediler. Savcılar suskun, Basın ilgisiz, Bakanlık suskun.

*Padişah, AKP kadın kolları toplantısında, “Bu ülkede yoksulluk da yolsuzluk da tarafımızdan bitirilmiştir, Halkımıza dağıttığımız yiyecekler ve kömür bunun örneklerinden biridir” dedi. Salonu dolduran ve ülkenin değişik illerinden gelmiş kadın delegeler, birlikte ünlediler “Türkiye seninle gurur duyuyor”

*Ankara Yenimahalle Belediyesi, altı ay önce kurduğu Belediye Tiyatrosu’nu kapattı. Sanatçıları ve yaratıcıları sezon ortasında sokağa koydu. Tiyatro örgütleri ve yaratıcılar olayı protesto ettiler. “Bunun adı tiyatro düşmanlığıdır.” Belediye Başkanı suskun, Baykal suskun. CHP kurmayları suskun.

*Tekel işçilerinin süresiz açlık grevi katılımlar artarak sürüyor. Maliye Bakanı, “ ya 4C yi kabul ederler yada buraya kadar” Tekel işçisi ve emek örgütleri Bakanı yanıtladılar, “4C, C 4 olarak sahiplerine iade edilecek.” Dünya susuyor. Halk seyrediyor.

*Afyon’da ve Ankara Sincan’da belediyeler tiyatroların üstünde ‘pis ayak oyunları’ oynuyorlar. Tiyatro örgütleri, yaratıcılar bağırıyor. Basın susuyor, Bakanlık susuyor.

*Padişah, ”Gata, benim vergilerimle yaşayan bir kurumdur eşimi nasıl içeri almazsınız” diyor. Türbanlı kadın kolları salondan birlikte bağırıyor, ‘Başörtüsü özgürlüktür engellenemez’ “Bu nasıl iştir, bu nasıl hukuktur, bu nasıl uygulamadır, ben bu ülkenin başbakanı değil miyim?” Alkış, kıyamet kopuyor. Emine sultan suskun, nasıl olsa hazret konuşuyor. Ülke suskun.

*Harbiye Muhsin Ertuğrul çok amaçlı salonu açıldığı gibi kapanıyor! ‘Nato Kongresi için vadide yapılacak toplantının güvenliği gerekçesi ile’ salonda başlaması gereken oyunun açılışı ileri bir tarihe öteleniyor. Anlaşılıyor ki, orada bir güvenlik sorunu var! Süslü-püslü laflarla, yıkıma direnen sanatçılara saldıran Belediye Başkanı, padişah suskun. Salon açılırken “yanılmışız, bunlar köprüye de karşıydı” diyen şakşakçı aymazlar suskun, açılışı çarşaf çarşaf yayımlayan basın suskun.

*Meclis Genel Kurulunda ‘Peygamber’ tartışması yumruklu kavgaya dönüşüyor. Ekranlarda Sağlık Bakanı Akdağ, ceketini çıkarıp, kolunu sıvamış “erkeksen gel” diye bağırıyor. Arınç, Meclis Başkan Vekili Mumcu’nun odasını basıp, kabadayılık taslıyor. Padişah’a ‘peygamber’ diyen AKP’li bilmem ne meclisi üyesi “Başbakanımıza saygımdan partimden istifa ediyorum” diyor. Ertesi gün Rize ilinde bir imam, “günde iki rekat başbakan için namaz kıldığını, bunu herkesin yapması gerektiğini’”söylüyor.
Aynı gün Deniz Baykal,Cüppeli Ahmet denen zavallıyı arayıp, “geçmiş olsun” diyor. Basın suskun, halk suskun.

*Son Osmanlı padişahı şimdi de sanatçılara taktı. Her konuşmasında şairlerden şiirlerden, yazarlardan hamasi örnekler veren beyimiz, bizzat olaya el koyuyor ve ‘Dolmabahçe buluşmaları’ adıyla ‘sanatçılarla’ öbek öbek toplantılar yapma kararı alıyor. Şerbetli hoş sohbetler sürüyor. Bu insanlar kimler, neler konuşuluyor bilinmiyor. Perde gerisinde ise, Kültür Bakanlığı sanat örgütlerini ve tüm sanat alanlarını ‘tek birlik’ içinde toplamak için diretiyor. Sinemacılar, müzisyenler, ressamlar karşı çıkıyor. Tiyatrocular suskun, şakşakçılar görev kapmanın peşinde! Basın ilgisiz.

*Tekel işçisi direniyor.

*İki yıl önce Özbudun beyefendiye yazdırılan Anayasa, topluma bir deli gömleği gibi giydirilmeye hazırlanıyor. AKP ülkeyi referanduma zorluyor. Meclis yine karışıyor. Nutuk üstüne nutuk. Sosyalistler, aydınlar ve yurtseverler hazırlanan anayasa metninin “hak ve özgürlükleri tamamen budadığı, eşitlik ve özgürlükçü olmadığı, çok hukuklu sistemin yolunu açtığını” söylüyorlar. Genç siviller, Liboşlar ve dönekler AKP’nin dayatmasını alkışlıyorlar. Ülke suskun, Liboşlar göbek atıyor, hukukçular suskun.

*AKM içinde yangından mal kaçırır gibi, gizli kapaklı işler yapılmaya başlanıyor. Salonun tüm aksamları sökülüp atılıyor. 2010 Ajansı “paramız yok bu ay duruma bakacağız” diyor. Ama, salonda neler yapıldığı gizleniyor. Bu arada, sanat alanlarındaki tüm gerici uygulamalara karşı ayağa kalkanların içinde yer alan, Kültür Sanat-Sen Genel Başkanı Siirt’e sürülüyor. Sanat örgütleri suskun, basın suskun, yandaşlar ellerini ovuşturup, pis pis sırıtıyor.

*“Alevi Çalıştayı” adı verilen ve Alevi canları temsil etmediğini bildiğimiz ekip toplantı sonuçlarını açıklıyor.”Madımak Otelini müze yapmak tehlikelidir o alan park yapılmalı” Alevi Bektaşi Dernekleri Federasyonu, “ Bu belge Aleviliğe ihanet belgesidir’ diyor. Basın suskun, halk suskun. Padişah suskun.

*Cumhurun Reisi, bir grup ‘sinemacı tayfayla’ Hindistan yollarına düşüyor. Reis açıklıyor, “Sanat ticaret aracıdır. Hindistan sineması ve Yeşilçam sineması bize yeni kapı aralayacaklar.” Sanatçılar suskun, basın suskun.

*Galata ve Haydarpaşa’da yeniden ihale hazırlıkları yapılıyor. Çalık grubuna güzellenen Tarlabaşı kentsel paylaşımı gün sayıyor. Kent, tarihinin en büyük talanı için gümüş tepside ikram ediliyor. 3. köprü güzergahı ilan ediliyor. Orman alanları ve kentin su havzaları betonlaşmış bir talana yenik düşecek; bu biliniyor. Ülke suskun, örgütler suskun, görev yine Mimarlar Odası ve Karanlığa Karşı Sanat Cephesi’ne kalmış gibi gözüküyor.

*Halk, suskun-yenik-ezik ve kanadından teslim alınmış ürkek bir güvercin şaşkınlığı içinde!

*Tekel işçisi direniyor. Sosyalistler ve emek örgütleri işçi kardeşleri ile kol kola girmiş, “Biz haklıyız Biz kazanacağız” diye tüm dünya insanlığına sesleniyorlar.

*Son Osmanlı padişahı bağırıyor, “kimse bizi işçi düşmanı gösteremez”! Yardımcısı Yazıcı ünlüyor, “Bu işe şeytan karıştı”!

*Tekel işçisi direniyor. Bütün bir ülke, onurlu insan olmak ve onuru ile yaşamak ne demek öğreniyor,

*Sanatçılar, kötü yazılmış, kötü kurgulanmış, kötü çekilmiş, kötü seslendirilmiş bir filmi bile bile izliyor! Yazarlar suskun, edebiyatçılar suskun, oyuncular suskun. Her koşulda ahkam kesen ‘duayenler’ suskun.

*Tekel işçisi direniyor. Bu gün direnişte 57. gün, sonrası. 58… 70, 71… 80... 85…

*Sanatın ve sanatçının gündemi ne? bilinmiyor.


oaydinoaydin@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder